İzmir, Şap Hastalığı ile Mücadele ve Toplu Aşılama Kampanyası’nda Başı Çekecek
İzmir Valiliği(BHİ) İzmir Valisi Erol Ayyıldız, “Şap Hastalığı ile Mücadele ve Toplu Aşılama Kampanyası” kapsamında farkındalığın artırılması amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in telekonferans yoluyla katıldığı ve İzmir, Sivas, Burdur ve Şanlıurfa'daki programlara bağlanıp başlattığı kampanyaya ilimizin Menderes İlçesinde üretimini sürdüren Cactus Farms’dan katıldı.
Bakan Çelik, Kampanyayı başlatmak için Erzurum’un Aziziye ilçesine bağlı Çiğdemli Mahallesi'nde düzenlenen törene katıldı.
İzmir’deki Programa ise; İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yrd. Dr. Nihat Pakdil, Menderes Kaymakamı Bahri Tiryaki, Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Cactus Farm Hayvancılık İşletmesi Sahibi Firuz Gürçay, diğer ilgililer ve birçok vatandaş katıldı.
Tarım ve Hayvancılık Konusunda Kendi Kendine Yeten Bir Ülke Olmak Durumundayız
Şapla mücadelenin İzmir' den Kars'a bir seferberlik halinde başladığına vurgu yapan Bakan Çelik, şapla mücadele İzmir’ den Kars’a, Türkiye’nin 4 bir tarafında bir seferberlik haline başlamış bulunmaktadır. Biz de bu vesile ile sizlerle bu dakikaları paylaşıyoruz. Bizi ekranları başında izleyen değerli vatandaşlarımız, et bildiğiniz gibi beslenme kültürümüzün ve sofralarımızın vazgeçilmez besini. Yani etten vazgeçmek ne dünyada, ne ülkemizde söz konusu değil.
İşte bu çerçevede ülkemizde ciddi bir hayvancılık potansiyelinin olduğunu görüyoruz. Bakınız 14.6 milyon hektar meramız var. Bunun 10’da 1’i Erzurum’da. Yani meralarımızın 10’da 1’inin Erzurum’da olduğunu düşünürseniz, hayvancılığın bu coğrafya açısından ne kadar önemli olduğunu hep beraber görmüş oluruz. Bugün itibariyle 14 milyon 250 bin büyükbaş hayvanımız, 41milyon küçükbaş, 1 milyon 900 bin ton kanatlı et üretimimiz, 19 milyon ton süt üretimimiz var. 107 bin ton bal, 1 milyon 150 bin ton da kırmızı et üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu rakamlar çoğaltılabilir ve rakamlar bir yönüyle iyi ancak nüfusumuz artıyor. Bu konudaki tüketimimiz de artıyor. Dolayısıyla bu konuyla ilgili yeni adımlar atmak durumundayız. Yeni adımlar derken, tarım ve hayvancılık konusunda kendi kendine yeten bir ülke olmak durumundayız. Bu coğrafya bize bunu emrediyor.
Arz güvenliği, yani yeteri kadar ürünü piyasaya arz etme durumuyla karşı karşıyayız. Yeteri kadar üretim yapmak durumundayız. Erzurum’un meralarını, Erzurum’un ovasını ve şu anda bizi bütün Türkiye’de dinleyen ve özellikle Şanlıurfa’sından Burdur’a, Sivas’ından İzmir’e bu alanları eğer biz rasyonel bir şekilde değerlendiremezsek tabii ki piyasaya ürün sürme imkânımız olmayacak. Piyasaya yeteri kadar ürün üretemezseniz ne olacak? O zaman da ithalatla karşı karşıya kalacaksınız.
Damızlık Hayvan Alacak Vatandaşlarımıza Yüzde 30 Destek
Yani hayvancılıkla ilgilenen başka ülkelerin emeklerini buraya getirip burada tüketici konumuna düşeceksiniz ki bu bize yakışmaz diyoruz. Onun için arz güvenliğini sağlamak durumundayız. Küresel rekabette söz sahibi olmak durumundayız ve üretenin refahını, hayvansal ürünleri tüketenin de memnuniyetini artıran bir vizyonla yeni bir bakış açısı geliştirmek durumundayız. Onun için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak Milli Tarım Projesi’ni hayata geçirmiş bulunuyoruz. Hayvancılıkta yerli üretimi artıran bir anlayışı bir bakış açısını bir vizyonu ortaya koymuş bulunuyoruz.
İnşallah bu projeler neticesinde bu yaptığımız bugünkü şaptan ari olma, şap hastalığından sizleri, üreticileri kurtarma konusundaki çalışmalarımız neticesinde Erzurum başta olmak üzere, birçok ilimiz bölgesel tarımsal ürünlerle ilgili bir bölgesel üs haline gelecek. Ortadoğu, belki de civardaki bütün ülkelere bir merkez olarak buradan ihracatları gerçekleştirmiş olacağız.
Et üretimimiz tüketimi karşılamadığı için 400 ile 500 bin büyükbaş hayvan ithal ediyoruz. Türkiye’de bizi izleyenler; bu gidişat mutlaka dur denmesi gereken bir gidişattır. Bu anlayış sürdürülebilir bir anlayış kesinlikle değildir. Et meselesini dert meselesi olmaktan mutlak surette çıkarmalıyız. Bugünkü Milli Tarım kapsamında birçok projeleri ortaya koyduk. Mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi olarak belirlediğimiz 30 ilimizde çok önemli teşvikler var. Meraları, hayvancılık yapan vatandaşlarımıza uzun süreli çok cüzi miktarlara vereceğiz. Belki bedelsiz şekilde diyebileceğimiz ölçekte vereceğiz. Merayı kullan yeter ki hayvancılık yap. Hayvancılık yapıyorsan merayı kullanacaksın.
Damızlık hayvan alacak vatandaşlarımıza da yüzde 30 destek veriyoruz. Irkı belli hayvan alıp hayvancılık yapacak vatandaşın ödediği paranın 3'te birini biz bakanlık olarak karşılayacağız. Ayrıca buzağı desteğimiz var. Yetiştirici bölgesindeki buzağılara 750 lira destek vereceğimizi de bu şekilde ilan etmiş bulunuyorum.
Ayrıca 35 ilimizde gebe düve merkezi oluşturuyoruz, en az 500 hayvan olacak. Orada yüzde 50 desteğimiz var. 11 ilimizde de damızlık manda merkezini oluşturacağız. Derdimiz şu, kendi coğrafyamızda, kendi topraklarımızda ihtiyaç duyduğumuz hayvan varlığını yetiştirmek ve kendi kendine yeterli olmak. Hayvancılık yapmak isteyenlere tüm imkânları seferber ediyoruz. Şu anda Trakya bölgesi ari bölge, bunu tüm yurt sathına yayıyoruz.
Yılda 350 - 400 Bin Buzağıyı Kaybediyoruz
Edirne, Tekirdağ, Kırklareli dışında Türkiye'de ari bölge yok. Bugünkü kampanyamızın amacı Türkiye'de bütün bölgelerin ari bölge olması. Hayvancılıkta hayvan sağlığı son derece önemli. Ne kadar teşvik verirseniz verin eğer arilik yoksa, eğer hayvan sağlığına dikkat edilmiyorsa netice almanız mümkün değil. Sağlıklı nesiller için sağlıklı besin şart. Hayvancılığı korumakla insanların sağlığını da korumuş olacağız. Onun için şap hastalığından ari hale getirmek son derece önemlidir. Aşımızı yaptıralım aşımızdan olmayalım.
Hayvancılıkta gerekli sağlık kurallarına yeterince uyulmadığı için yılda 350 - 400 bin buzağıyı kaybediyoruz.
Eskiden hatırlayın, doğumlarda çocuk ölümleri, anne ölümleri vardı. Şimdi Allah’a şükür yok. Aynı şekilde sofralarımıza bu bereketi oluşturan ve çiftçi kardeşlerimizin uğraşı alanı olan hayvancılıkta da eğer ki biz buzağı ölümlerine göz yummaya devam edersek 400 bin buzağı ölecek ve 500 bin hayvan ithal edeceğiz. Niye 500 bin hayvan ithal edelim 400 bin buzağı kurtarmak varken?
Bu kampanyanın yani Şap hastalığıyla mücadelenin amacı; buzağı ölümlerini durdurmak ve bir anlamda da dışarıya bağımlılığımızı ortadan kaldırmaktır. Şap hastalığıyla mücadeleyi büyük seferberlik halinde Edirne'den Kars'a başlatıyoruz.” dedi.
İzmir’den %100 Oranında Aşılama
Bakan Çelik’in başlattığı görüntülü telekonferansın İzmir bağlantısında İzmir Valisi Erol Ayyıldız ise; “Sayın Bakanım, sizlere Menderes İlçemizin Cactus Farms çiftliğinde 1360 süt sığırından 18 ton sütün üretildiği, hastalıktan ari statüde olan ve AB onaylı bir çiftlikten sesleniyoruz. Kampanyaya İzmir’den %100 oranında aşılama ile gerçekleşme sağlayacağımızı da taahhüt ederek sizlere İzmir’de herhangi bir şap hastalığının ve bu anlamda bir problemimizin olmadığını belirterek hastalık mihrakının da olmadığını söylemek istiyoruz. Saygılar sunuyorum.” dedi.
İzmir’in özel bir il olduğunu belirten Bakan Çelik, “Sayın Valim, çok teşekkür ediyoruz. İzmir aslında dışarıdan bakıldığında birçok özelliği olan bir il. Ama bir yönüyle de söylemek gerekir ki İzmir, bir tarım şehridir. Dolayısıyla bu hassasiyetiniz ve oradaki arkadaşlarımızın bu başarılı çalışmalarından dolayı kendilerini tebrik ediyorum. İzmir’den Kars’a, Erzurum’a kadar bütün illeri kapsayan bu kampanyada İzmir’in başı çekeceğine ve öncülük edeceğine inanıyoruz. Kampanyamız hayırlı olsun diyorum ve bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi.
Gerçekleştirilen programın sonunda İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, Menderes Kaymakamı Bahri Tiryaki, Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal daha sonra işletme yetkilileriyle çiftliği gezerek veteriner hekimlerin şap aşısı yapma çalışmalarını izledi.
