İzmir Valiliği (BHİ) AFAD tarafınca hazırlanan İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) hazırlık toplantısı, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun başkanlığında İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy ve Valimiz Yavuz Selim Köşger ile katılı ile gerçekleştirildi.
Programda konuşan Bakan Soylu, Türkiye'nin güvenlik başlıklarını bir zincirin halkalarına benzetti. Bu zincirin, en zayıf halkası kadar sağlam olduğuna dikkati çeken Bakan Soylu, Türkiye'nin güvenlik başlıklarını bir zincir olarak tarif edersek, bu zincirin en önemli halkalarından biri olan terörle mücadelede tarihinin en güçlü dönemlerinin yaşandığını kaydetti.
Trafik meselesinin de güvenlik zincirinin bir diğer halkası olduğunu dile getiren Bakan Soylu, bu konuda da Türkiye'nin tarihte olmadığı kadar başarılı bir dönem yaşadığını söyledi. Birleşmiş Milletlerin trafikteki can kayıplarını yüzde 50 azaltma hedefini tutturan iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu belirten Bakan Soylu, bu başarıda bölünmüş yollar, otoyollar, havalimanı yatırımları, acil müdahale ve eğitimin büyük rol oynadığını aktardı.
Asayiş, uyuşturucu, göç yönetiminde de geçmiş dönemlere kıyasla önemli bir kapasite ürettiklerine işaret eden Bakan Soylu, "Bu zincirin tüm halkalarını, gelişigüzel politikalarla, geçici tedbirlerle değil stratejik bir akılla, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla, ürettiği stratejilerle ve 21. yüzyılın başından beri ortaya koyduğumuz öz güvenle, yerli ve milli kalkınma anlayışımızla güçlendirdik." ifadelerini kullandı. Bakan Soylu, İzmir'deki hırsızlık rakamlarının 2016-2017'de günde 22-23 iken bugün 4-5'e indiğini, bunun daha da düşeceğini belirtti.
Güvenlik zincirinde önemli bir halka daha olduğunu 1999 depremiyle hatırladıklarını ifade eden Bakan Soylu, o tarihe kadar deprem farkındalığı, afet refleksi, deprem politikaları, stratejisi ve kurumlarının bulunmadığını kaydetti.
Kentsel yenileme konusunda zaman zaman siyasal jargonların kullanıldığını ancak deprem konusunda siyaset yapılmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, bu konuda geleceğe kötü bir miras bırakmak istemediklerini, 1999 depreminden bu yana, meselede önemli bir mesafe kat edildiğini belirtti.
Avrupa'nın ikinci büyük gözlem istasyon ağının Türkiye'de olduğunu ifade eden Bakan Soylu, AFAD eliyle afetlere müdahale ve afet stratejisinin yönetimi anlamında çok ciddi kapasite ürettiklerini söyledi.
“Türkiye, Artık Deprem Olduğunda Enkaz Kaldırmaya Koşan Bir Ülke Değil Afet Sürecini, Öncesi Ve Sonrasıyla Yönetmeye Odaklanmış Bir Ülkedir”
27 lojistik, 55 destek deposu, teknik ekipman ve yetişmiş personelle acil müdahalede Türkiye'nin dünya ölçeğinde bir güce sahip olduğunun altını çizen Bakan Soylu, "Türkiye Acil Müdahale Planı'nı oluşturduk ve ilk uyguladığımız yerlerden biri Elazığ'dır, Van'da da İzmir'de de adımlar atıldı. Bize çok ciddi altyapı ve alacağımız tedbirler konusunda veri oluşturdu. Sahada başarıyla uyguluyoruz. Türkiye, artık deprem olduğunda enkaz kaldırmaya koşan bir ülke değil afet sürecini, öncesi ve sonrasıyla yönetmeye odaklanmış bir ülkedir” dedi.
Ülkemizde acil müdahale planlar, kurumlar arası koordinasyonu sağlanması, yapı stokunu sağlamlaştırmaya yönelik a çok önemli adımlar atıldığını söyleyen Bakan Soylu, “Okullarımızda, kamu binalarımızda ciddi iyileştirmeler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Afet sonrası iyileştirme stratejilerimizi oluşturuyoruz. Bunun da en güncel örneği Elazığ'da gerçekleşti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle 20 bin konut yapılıyor, 3 bin tanesinin anahtar teslimi yapıldı, taşınmalar başladı." ifadelerini kullandı.
Afet yönetiminde geçen yılın temasının "Afetlere Hazırlık Yılı" olduğunu, bu yıl ise temayı "Afet Eğitim Yılı" olarak belirlediklerini açıklayan Bakan Soylu, "Türkiye Afet Risk Azaltma Planı çerçevesindeki İl Afet Risk Azaltma planlarımızı da oluşturmaya ve uygulamaya devam ediyoruz. İl bazında yapmaya başladığımız bu planlar, illerimizin afetselliğini ve afetlerin olası etkilerini ortaya koymaktadır." diye konuştu.
Bakan Soylu, planların ilkini Kahramanmaraş'ta bitirdiklerini, bunun da önemli bir başlangıç olduğunu, sonrasında Sivas, Adana, Afyonkarahisar, Samsun, Tekirdağ, Rize ile birlikte toplam 7 ilde İl Afet Risk Azaltma planlarını tamamladıklarını kaydetti.
İl afet risk azaltma planlarıyla ilgili 2021 sonu hedeflerinin tüm illerin afet risk planlarını tamamlamak olduğunu kaydeden Bakan Soylu, planlardaki eylemlerin hayata geçirilmesinin afet zararlarının en aza indirilmesinde çok büyük rol oynayacağını belirtti.
Bakan Soylu, oluşturulacak plan ve eylemlerin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, AFAD, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden hocaların bulunduğu bir kurul ve Valilerin yönetiminde gerçekleşeceğini aktardı.
Kamuoyunda da bu konuda farkındalık oluşturmak istediklerini vurgulayan Bakan Soylu, deprem anında vatandaşlara büyük sorumluluk düştüğünü, sakin olunması gerektiğini, açık olan gaz varsa deprem yangınlarının önlenmesi için kapatılması gerektiğini ve toplanma alanına gidilmesi gerektiğini hatırlattı.
Konuşmasında, İzmir'de 30 Ekim'deki deprem sonrası yaşanan trafik sıkışıklığına dikkati çeken Bakan Soylu, "3-3,5 saat sürdü o trafik sıkışıklığı. Bu depremin gerçek İzmir depremi olduğunu mevziinin daha geniş olduğunu düşünelim, Allah muhafaza trafik sıkışıklığı yüzlerce cana mal olur. Yapmamız gereken basit bir şey var, arabamıza dokunmamak." ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, ayrıca emniyet teşkilatı bünyesinde Polis Arama Kurtarma (PAK) birimi kurulduğunu, 800 polisin bu konuda güçlü bir eğitimden geçtiğini aktardı.
Sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu gayret ve fedakârlığın ayakta alkışlanmaya değer olduğunu kaydeden Bakan Soylu, yardıma koşan her bir kuruluşun devletten aldığı yükün çok büyük anlam taşıdığını kaydetti.
2018 Kasım ayında yapmaya başladıkları habersiz tatbikatların toplam sayısının 30 Kasım 2020 itibarıyla 19'a ulaştığını, planlanan bazı tatbikatların salgın, Elazığ ve İzmir depremleri sebebiyle başka tarihe ertelendiğini belirten Bakan Soylu, uzaktan erişim imkânları kapsamındaki tatbikatların yapılmaya devam edildiğini dile getirdi.
Afetlere Müdahalede noktasının ulaşılan hıza da değinen Bakan Soylu, 2020 yılında Bingöl, Van, Elazığ ve İzmir depremleriyle birlikte Giresun'da sel felaketi yaşandığını, bunlara mümkün olan en kısa zamanda müdahale edildiğini belirtti.
Afet zaman koordinasyonun önemine değinen Bakan Soylu, İzmir depreminde 10 bin personelin sahada büyük bir koordinasyonla çalışarak hiçbir hizmeti aksatmadığını bunun da takdir topladığını kaydetti.
“Doğru Yoldayız Ama Yürümeye Vaktimiz Yok, Koşmak Zorundayız”
2019'da kullandığımız acil yardım ödeneğinin 386,5 milyon lira olduğunu, 2020 yılı başında 1 milyar 246 milyon lira ayrıldığını, sonrasında ise yaşanan felaketlerle bu rakamın üzerine 2,5 milyar lira daha aktarıldığını belirten Bakan Soylu, bir önceki yılın 10 katı kadar afet acil yardım ödeneği aktarıldığını kaydetti.
Bakan Soylu, “Yıl içinde yaşadığımız diğer afetlerin hem de İzmir depreminde yaşananların bize söylediği şudur; doğru yoldayız ama yürümeye vaktimiz yok, koşmak zorundayız. Bu mücadele, tek başına verilecek bir mücadele değildir. Güvenlik zincirimizin afet halkası, en zayıf halka değildir. Kapasitemiz güçlüdür ama hala yapacak çok işimiz var. Dolayısıyla bu mücadeleyi hem kamu, hem de toplumun tüm kesimleri birlikte vermelidir. Hepimizin yapacak ve yapması gereken bir şeyler mutlaka vardır” ifadelerini kullandı.
Bu yılı "afet eğitim yılı" olarak belirlediklerini söyleyen Bakan Soylu, "Bu yıl deli gibi afet anlatacağız. Anlatmak zorundayız. Herkesin zihninde her an deprem olabilecek, heyelan, sel, kaya düşmesi olabilecek gibi bir anlayış olması lazım.” diye konuştu.
Afetle Mücadelede fayda sağlayacak sistemlerinde geliştirildiğini ve sürece dahil olduğunu aktaran Bakan Soylu, “Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülen Mekânsal Adres Kayıt Sistemi Projesi'nin (MAKS) ve 112 hattının entegrasyonun da afetlerle ilgili çalışmalarda büyük faydalar sağlayacaktır” dedi.
Vali Köşger, Deprem Sonrası Nasıl Bir Araya Gelmişsek, Deprem Öncesi de Yekvücut Olup, Teknik Olarak Çalışmalarımızı Sürdürmemiz Gerekiyor.
Programda konuşan İzmir Yavuz Selim Köşger Yakın bir zamanda afeti yaşamış bir şehir olarak gerçekleştirilen bu etkinliğin önemli olduğunu vurguladı. Vali Köşger, “ İzmir depremi öncesi Sayın Bakan Yardımcımız İsmail Çataklı riyasetinde ilimizin afet planlarıyla ilgili hazırlıklarını başlatmıştık. Daha sonra zamanı belli olmayan afete maruz kaldık. Ben bu afetle ilgili olarak 3 noktayı belirtmek istiyorum. Birincisi depremin daha ilk dakikalarından itibaren devletimizin Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün unsurlarıyla çok kısa bir sürede dünyada hiçbir ülkenin gösteremeyeceği bir refleksle anında müdahale edilmiştir. Ülkenin her tarafından, bütün bakanlıklarımız ve kurumlarımızın eliyle olması gereken hizmetler kanalize olarak herkes olması gereken pozisyonu almıştır. Bu olağanüstü durumlarda devletimizin gösterdiği kabiliyet olarak takdire şayandır. İkincisi ülke olarak 81 vilayetimiz İzmir için İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun dinamik liderliğinde bakanlığımız tek vücut ve tek yürek oldular. İlimize yönelik bir yardım seferberliği başladı. O kadar ciddi bir yardım oldu ki biz bunları dağıtmakta zorlandık. Buda millet olarak afet ve olağanüstü bir durumda birbirimize olan bağımızın göstergesidir. Üçüncüsü de hem deprem anında, enkazın kaldırılması ve artçı sıkıntıların ortadan kaldırılması noktasında, her bir ferdimiz AFAD gönülleri ve çalışanları, UMKE çalışanları, sağlık çalışanlarımız olmak üzere diğer bütün kurumlarımız seferber oldular. İşin içine sadece ellerini değil gönüllerini de koyarak çalıştılar. Bunu da memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Ayrıca İzmir şehir olarak bütünleşerek kenetlenmiştir. Böyle bir afet durumunda nasıl davranılması gerekiyorsa merkezi yöneticilerimiz, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve gönüllerimiz yekvücut olarak afetin ve artçı sarsıntıların etkisini ortadan kaldırmaya yönelik çok ciddi bir birliktelik ortaya koydu. Biz millet olarak olağanüstü durumlarda nasıl davranmamız gerekiyorsa o şekilde davranma refleksini geliştirdiğimiz anlaşılıyor. Bugünün konusu olan afet risklerinin azaltılması konusu işte esas üzerinde durulması gereken husus burasıdır. Yani afet durumda nasıl ülke olarak yekvücut olmuşsak, ülke olarak devlet millet kaynaşmasının örneğini göstermişsek, nasıl yerel yönetimler merkezi yönetim kaynaşmasını göstermişsek, nasıl siyasal ayrımları bir kenara bırakarak bir araya gelmişsek, afet öncesinde bütün bu içimizdeki sıkıntıları bir kenara bırakıp yekvücut olup teknik olarak çalışmamız lazım.” diye konuştu.